Memleket Siyaset Yönetim, vol.15, no.33, pp.1-34, 2020 (Peer-Reviewed Journal)
In this study, conceptual construction of bureaucracy in Kafka’s novels, the Trial and the Castle, will be described and this construction will be interpreted and classified in terms of public administration literature in the context of bureaucracy and public servants. Fritz Morstein Marx’ conceptualization of bureaucracy will be employed in this classification. Kafka’s bureaucracy com- prehension in the literature has been mostly defined as either an ailment or a dysfunction, however, in this study, Kafkaesque bureaucracy as an admin- istrative apparatus judging, punishing and killing will be defined and indicted as a product of the tragedy of reason. Moreover, public servants’ power to influence over the lives of humans will be opened to discussion with refer- ence to the “street-level bureaucracy” concept. Finally, in this study, the main characters who grow hope in the certainty of despair and who still dare to know despite and against the administrative apparatus will be analysed and it will be argued that those two novels can be seen as a call for resistance against the bureaucratic device accused.
Bu çalışmada Kafka’nın Dava ve Şato adlı romanlarındaki bürokrasi inşası be- timlenmekte ve bu inşa kamu yönetimi literatürü açısından bürokrasi ve kamu görevlileri bağlamında yorumlanıp sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandır- mada Fritz Morstein Marx’ın bürokrasi kavramsallaştırması kullanılacaktır. Kafka’nın bürokrasi anlayışı literatürde çoğunlukla bir hastalık veya disfonksi- yon olarak tanımlanmıştır, bununla birlikte bu çalışmada yargılayan, cezalan- dıran ve öldüren bir idari aygıt olarak Kafkaesk bürokrasi, aklın trajedisinin bir ürünü olarak tanımlanacak ve itham edilecektir. Ayrıca, bu idari aygıtın me- murlarının insan hayatını etkileme gücü de sokak bürokrasisi kavramı ile tar- tışmaya açılacaktır. Son olarak bu çalışmada, umutsuzluğun kesinliğinde umudu yeşerten, idari aygıta rağmen ona karşı hâlâ bilmeye cüret eden baş- karakterler de analiz edilerek bu iki romanın, itham edilen bürokratik aygıta karşı bir direniş çağrısı olarak görülebileceği savunulacaktır.