Toplum ve Bilim, no.97, pp.93-122, 2003 (Peer-Reviewed Journal)
Taşra üniversitesi deyimi genellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’in dışındaki, hatta kimi durumlarda ikincisi ve üçüncüsündeki, yüksek eğitim kurumlarına yönelik, en iyi ihtimalle pejoratif imlemeler taşıyan bir deyim olarak kullanılıyor. Bunun kuşkusuz bir yanıyla, buralardaki üniversite pratiğinin kalitesine yönelik eleştirel bir yaklaşıma eşlik etmesi kadar, taşrada üniversite pratiği ortaya koymanın zorluklarına işaret eden bir sosyolojik değerlendirmeye eşlik ettiğini, daha kötü bağlamlarda ise taşrada hiçbir şekilde üniversitenin olamayacağına dair önyargılı bir aşağılamaya eşlik ettiğini ayırt edebiliriz. Deyimin kullanımındaki bütün bu bağlamsal çeşitliliğe rağmen, taşrada üniversitelerin durumuna dair, bir üniversite sosyolojisinin yeterince yapılmamış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Oysa günümüzde İstanbul, Ankara ve İzmir’in dışındaki neredeyse Türkiye’nin çok azını istisna kılan illerini kapsayan bir gerçek haline gelmiştir taşra üniversiteleri olgusu. Sadece üniversitelerin rektörlüklerini ve ana kampuslarını barındırmasını değil, en azından belli üniversitelerin bir çok fakülte veya meslek yüksek okullarının konumlanmasını da göz önünde bulundurduğumuzda, bugün Türkiye’de üniversitenin ulaşmadığı hiçbir ilin kalmamış olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzeyde belli illerin ilçelerine de uzanan bir yapılanma söz konusudur ki, salt bu örgütlenme ağının kendisinin ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel etkileri önemli bir sosyolojik ilgiyi hak etmektedir. Bununla birlikte başta bilgi sosyolojisi ve entelektüellerin (akademisyenlerin) toplumsal konumu olmak üzere, kent sosyolojisi, modernleşme ve küreselleşme, sınıfsal analiz boyutları itibariyle hiçbir sosyolojik değerlendirmenin göz ardı edemeyeceği kadar çetrefil bir hal almış olan taşra üniversiteleri, Türkiye’de şu ana kadar hak ettiği sosyolojik ilgiyi görmüş değildir. Bu yazının sınırları içinde bu hakkı yeterince verebileceğimizi iddia etmiyoruz, ancak taşra üniversitelerinin bütün bu alanlardaki sosyolojik bağlamını ortaya koymaya çalışacağız. Bunu yaparken, üniversite ideali ile taşra kavramının uyuşma koşullarını da irdelemek gerekiyor. Bu bağlamda da bir yandan üniversite idealinin içerdiği evrensellik ve bütünsellik iddiasıyla taşra kavramının bazı kullanımları arasındaki doğal uyuşmazlık söz konusuyken, bir yanda da üniversitenin günümüzdeki genel geçer pratiği içerisinde multiversiteye uzanan bir çizgide, taşralaşma sorununun gerçekliği sözkonusudur. Taşralaş(tır)ma sorunu üniversite alanının da diğer alanlar gibi sınıf ve statü ayırımları üretmeye meyyal doğasıyla yakından ilgilidir.