On the possibility of destroying the fortress in our heads: the rigidity of the idea of the state and the exploration of the common


Cömert M.

FSECON2022, Ankara, Turkey, 16 - 17 December 2022, pp.3

  • Publication Type: Conference Paper / Summary Text
  • City: Ankara
  • Country: Turkey
  • Page Numbers: pp.3
  • Ankara Yıldırım Beyazıt University Affiliated: Yes

Abstract

Bu çalışma, post-kapitalizm tartışmalarının sosyal bilimlerin sınırları çizili evrenindeki kavramsallaştırılma pratiklerini eleştirmekte ve olası meydan okumaları ‘devlet’ fikrinin açmazları üzerinden irdelemeyi amaçlamaktadır. Kapitalizmin ötesinde hayal etmenin mümkün sınırlar içerisinde görülmediği ve olası alternatiflerin serbest piyasa ve devlet müdahalesi ikiliği içerisinde katılaştığı ve nihayetinde kapitalizmin rasyonalitesine insani bir çehre kazandırdığı ‘bu zaman’ların dönüştürücü söylemlerinin karşısında durmak, bir tür “en baştan başlayarak düşünme”nin gerekliliği ortaya koyar. Mevcut anlatının yerleşik ve kırılmaz bir bütünlük olarak tarif edildiği anlarda radikal ve alternatif düşünme şekillerini reddetmek, “aklama” ya da “öze dokunmadan mücadele etme” şekline bürünerek ‘ilerici’ pratikler olmakla yetinir ve bir ölçüde ilerici olarak tarif edilen pratikler dahi ‘eleştirilen’e eklemlenerek varlığını yitirmeye başlar. Baştan başlama çağrısı bu açıdan kaçınılmazdır; düşünsel ve kuramsal kalelerin içerisinde gedikler açmaya çağırır ve tartışmanın yönünü geri dönülemez bir radikalliğe çevirir. Çok yönlü tartışmaların bu yeni dünyasında, teorik ve pratik ‘normal’i inşa eden toplumsal bilinç yapılarının ötesine geçilerek yeni ve radikal düşünme ve eyleme ihtimalleri filizlenmeye başlar: ‘kamusal’ın karşısında ‘ortak’ olanın keşfi, otonom fikrinin imkanı, özerkleşen özne ve ‘çokluk’ demokrasisi. Ana çerçevesini kapitalizmin açmazları ve radikal düşüncenin imkanı üzerinden somutlaştıran bu çalışma, ‘medet umulan’ devlet müdahalesi-serbest piyasa evrenine ilişkin bir sorgulamaya girişmektedir. Ancak, karşıtlığın farklı düşünme ve eylemenin mümkün kıldığı imkan alanları ile ileriye taşınmadığında yetersiz kalacağını imleyen çalışma, yazarın 2021 yılının sonu ve 2022 yılının başında gerçekleştirdiği “imece”ya da bölge halkının deyimiyle “meci” kültürünün çok yönlü incelenmesini gaye edinen alan çalışmasından ayrıca kesitler sunmaktadır. Böylelikle çalışma, bölgenin ortak çalışmaya dayalı karşılık(sız)lılık pratiklerinden oluşan dayanışma temelli kadim “meci” kültürünün 2019 yerel seçimleri ile birlikte yenilenen politik içeriğini ve toplumsal yansımalarını da konu edinerek kuramdan ayrık ve kendi gerçekliği içerisinde devam eden ‘gündelik yaşam’ın açtığı imkan alanlarını izlemekte ve nihayetinde post-kapitalizm ve devlet temalarını alternatif biçimlerde düşünmeye çağırmaktadır. Çalışmanın vardığı nokta ise sosyal bilimlerin pozitivist keskinliğine meydan okumakta ve yeniden inşa edilendeki ‘kesin olmayış’a övgüde bulunmaktadır.