Türk Borçlar Kanunu'nun 10. Yılı Sempozyumu, Ankara, Turkey, 19 - 20 October 2022, pp.31, (Summary Text)
Borç ilişkisinin kaynaklarından birisi olan vekâletsiz işgörme kurumunun unsurları oldukça
tartışmalıdır. Bu tartışmalar, vekâletsiz işgörmenin türlerinin belirlenmesinde ve uygulama
sınırlarının tespitinde güçlüklere yol açmaktadır. Türk Hukukunda 1950’li yıllardan itibaren hâkim
olan objektif görüş çerçevesinde işgörenin başkasına ait bir işi görmesi unsuru ön plana çıkarken,
işgörme amacı unsuruna gereken önemin verilmediği görülmektedir. Nitekim bu yaklaşım Yargıtay’ı
da etkilemiştir. Yargı kararlarında işgörme amacı unsuru genellikle görmezden gelinmektedir.
Bunun sonucunda vekâletsiz işgörmenin türleri de net bir şekilde sınıflandırılamamaktadır.
Vekâletsiz işgörme kurumu esas itibariyle ikiye ayrılarak incelenmektedir. Bir başkası yararına
başkası için işgörmeyi kapsayan gerçek vekâletsiz işgörme ile başkasına ait bir işi bencil bir amaç
güderek kendi yararına görmeyi ifade eden gerçek olmayan vekâletsiz işgörme ayrımı öğretide
uzun zamandır varlığını sürdürmektedir. Gerçek vekâletsiz işgörmenin, sözleşmeye yakın sonuçlar
doğuran caiz bir işgörme olarak nitelenebilmesi için iki özel unsurun da somut olayda bulunması
gerekir. Bu özel unsurlar, işsahibinin işin görülmesine ilişkin müdahale yasağının yokluğu ve
işgörmenin işsahibi için gerekli olmasıdır. Caiz bir işgörmeye ilişkin bu özel unsurlar da yargı
kararlarında gerektiği gibi denetlenmemektedir. Böylece vekâletsiz işgörmenin, uygulama alanını
aşan olaylara tatbiki kaçınılmaz olmaktadır. Bilhassa eser ve kira sözleşmelerinde vekâletsiz
işgörme hükümlerinin uygulandığı olay grupları, bu sınır aşan uygulamalar bakımından göze
çarpmaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: başkasına ait iş, işgörme amacı, ilave iş, sözleşme dışı iş, kiralanana yapılan
zorunlu ve faydalı masraflar