Düşün Berlin Çevrimiçi Edebiyat Semineri, Berlin, Germany, 02 June 2024, (Unpublished)
FÜTÜRİZMDEN SÜRREALİZME MINA LOY VE “YENİ KADIN” KAVRAMI
Yirminci yüzyıl erken dönem modernistlerin önde gelen kadın figürlerinden biri olan İngiliz avangart şair, yazar ve sanatçı Mina Loy (1882-1966), yazınsal ve görsel yapıtlarında kullandığı alışılmadık tarzı ve annelik, performatif toplumsal cinsiyet, zihinsel ve bedensel kadın temsilleri ve cinsellik gibi çarpıcı izlekleriyle dikkat çeker. Loy, 19. yüzyıla hâkim olan geleneksel yaklaşımları yıkarak modern şiire yenilikçi bir yaklaşım getirirken; Fütürizm, Dadaizm, Kübizm ve Sürrealizm gibi dönemin başlıca sanat akımlarından etkilenerek görsel yapıtlarını da eklektik bir tarzla sentezler. Ortaya attığı “Yeni Kadın” kavramı ve feminizme getirdiği farklı bakış açısıyla modern dönemin edebiyat ve sanat anlayışının şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Eserlerinde ilk olarak İtalyan Fütürizminden etkilenen Loy, daha sonra onların faşist ve mizojenist ideolojilerine 1914 yılında kaleme aldığı “Feminist Manifesto” adlı eseri ile karşılık vererek Fütürizmi farklı noktalara taşır. Yapıtlarında sadece erkek egemenliğini sorgulamakla kalmaz, aynı zamanda çağdaş feminizm hareketini de sorgulayarak kadınların düşünce yapısını ve feminizme bakış açısını da eleştirir. Loy’un yazınsal ve görsel yapıtlarında hayat verdiği anlatıcılar, farklı kimliklere bölünerek evrilirler ve yeniden bir araya gelerek yeni bir kimlik oluştururlar. Çağının çok ötesinde bir şair ve sanatçı olan Loy, anlatıcıları yoluyla hem kendisini hem de okuyucuyu derin noktalara doğru çekerek kişisel bilinç özgürlüğüne ulaşmaya davet eder. Loy’u anlamak, eserlerini yaşadığı çalkantılı yaşamı ve marjinal ilişkileri ile ilişkilendirerek değil; biyografik ve tarihsel düzlemden uzakta, anlatıcıları ve onların betimlediği imge ve temsilleri, göstergebilimsel ilişki çerçevesinde takip edip anlamak ile mümkündür.