Köken ülkenin diaspora politikası geliştirmesindeki önemli faktörlerden biri de ulus-ötesi soydaşlarının kimliğini korumaya yöneliktir. Bu anlamda sınır ötesindeki soydaşlara yönelik başta vatandaşlık hakkı olmak üzere çeşitli hakların geliştirilmektedir. Böylelikle köken ülkenin geliştirdiği sınır ötesi ilişkilerin birçoğu kültürel kimliğinin korunmasını desteklemektedir (Barten, 2015: 243). Almanya da 1800’lerin sonundan bu yana sınır ötesindeki soydaşlarıyla çeşitli şekillerde ilgilenmiştir. Bu ilgi Hitler döneminde Almanlara “yaşam alanı” (lebensraum) oluşturmak ve geliştirmek üzerine olurken 1950’lerden sonra soydaş grupların Almanya’ya göçünün önü açılmış, günümüzde ise olabildiğine bulundukları alanda kimliğini koruyan ve ikili ilişkileri etkileyebilecek bir konumda olmaları için politikalar geliştirilmektedir. Diasporaya yönelik ilginin değişmesinde köken devletin diasporayı nasıl tanımladığı, diasporaya hangi misyonları yüklediği ve ne şekilde araçsallaştırdığı belirleyici olmaktadır. Bu anlamda bu araştırmada özellikle Almanya tarihinde ilk kadın şansölye unvanına sahip Angela Merkel’in görev döneminde (2005- 2021) uygulana diaspora politikalarını mercek altına alınacaktır.