EGE 13. SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ (EGE 13th INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES), İzmir, Turkey, 13 - 15 June 2025, pp.213-214, (Summary Text)
Israel’s efforts to marginalize the United Nations Relief and Works Agency for Palestine Refugees in the Near East (UNRWA), which operates in Gaza, have serious consequences that contravene international humanitarian law and the law of occupation. Under the Fourth Geneva Convention of 1949, the occupying power is obligated to ensure the basic humanitarian needs of the civilian population in the occupied territory. This obligation includes the provision of essential services such as food, healthcare, shelter, and medicine, and also requires that neutral and independent humanitarian organizations be permitted to operate freely.
This responsibility is directed toward the protection of civilians within the authority and control of the occupying power and arises irrespective of the factual conditions of the occupation. A breach of this obligation constitutes a grave violation of international law. UNRWA is a long-standing institutional, neutral, and intergovernmental body that has provided healthcare, education, and essential food assistance to Palestinian refugees for decades. Israel’s decision to bypass this agency and instead deliver aid through private actors undermines the principles of neutrality, impartiality, and independence that are foundational to humanitarian assistance.
Such actions not only contradict the core tenets of humanitarian law but also instrumentalize aid as a political tool, effectively outsourcing the responsibilities of the occupying power to private entities. Moreover, sidelining UNRWA disrupts the rights-based access to aid for Palestinian civilians, facilitates mass displacement, and contributes to the militarization of humanitarian access. Israel’s obligations under international humanitarian law require the provision of neutral, impartial, and unhindered humanitarian assistance. Delegating this responsibility to a politically affiliated, non-transparent private organization constitutes a violation of these core principles and seriously undermines the credibility of humanitarian aid.
In conclusion, this practice is not only politically motivated but also constitutes a clear breach of international law and does not absolve the occupying power of its legal responsibilities.
İsrail’in, Gazze’de faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nı (UNRWA) sistem dışına itme girişimi, uluslararası insancıl hukuk ve işgal hukukuna aykırı ciddi sonuçlar doğurmaktadır. 1949 tarihli IV. Cenevre Sözleşmesi’ne göre, işgalci devlet, işgal altındaki bölgelerdeki sivil nüfusun temel insani ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü altındadır.
Bu yükümlülük, gıda, sağlık, barınma ve ilaç gibi yaşamsal gereksinimlerin teminini kapsamakta; tarafsız ve bağımsız insani yardım kuruluşlarının faaliyetlerine izin verilmesini de zorunlu kılmaktadır. Söz konusu sorumluluk, işgalin fiili koşullarından bağımsız olarak doğrudan işgalci devletin yetki ve denetim alanındaki sivillerin korunmasına yöneliktir ve ihlali, ciddi bir uluslararası hukuk ihlali olarak değerlendirilir. UNRWA, onlarca yıldır Filistinli mültecilere sağlık, eğitim ve temel gıda desteği sağlayan kurumsal, tarafsız ve devletlerarası nitelikte bir yapıdır. İsrail’in bu kurumu dışlayarak yerine özel aktörler eliyle yardım ulaştırmayı tercih etmesi, yardımın tarafsızlık, ayrım gözetmeme ve bağımsızlık ilkelerini zedelemektedir.
Bu durum, insancıl hukukun temel ilkeleriyle çeliştiği gibi, yardımı bir siyasi araç hâline getirerek işgalci devletin sorumluluğunu
özel sektöre devretmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca UNRWA’nın dışlanması, Filistinli sivillerin hak temelli yardım erişimini kesintiye uğratarak, sivil nüfusun kitlesel olarak yerinden edilmesini ve yardıma erişimin militarize edilmesini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, İsrail’in uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülükleri, insani yardımın tarafsız, ayrım gözetmeyen ve engelsiz bir şekilde sağlanmasını gerektirir. Bu sorumluluğun, tarafsızlık ve şeffaflıktan uzak, siyasi bağlantıları olan özel bir kuruluşa devredilmesi, bu temel ilkelerin ihlali niteliğindedir ve insani yardımın güvenilirliğini ciddi şekilde zedelemektedir.
Sonuç olarak, bu uygulama sadece siyasi değil, aynı zamanda uluslararası hukuka açıkça aykırı bir eylemdir ve işgalci gücün sorumluluğunu bertaraf etmez.