Bilge Vezir Nizamülmülk


Arıcan M. K. (Editor), Kala M. E. (Editor), Tuğrul M. (Editor)

Türkiye Yazarlar Birligi, Konya, 2019

  • Publication Type: Book / Vocational Book
  • Publication Date: 2019
  • Publisher: Türkiye Yazarlar Birligi
  • City: Konya
  • Ankara Yıldırım Beyazıt University Affiliated: Yes

Abstract

Horasan’ın Tûs şehrinde dünyaya gelen Hasen b. Ali b. İshak et-Tûsî, Kur’ân-ı Kerîm’i hıfzettikten sonra Halep, İsfahan, Nişabur ve Bağdat’ta dönemin önde gelen âlimlerinden İslami ilimler tedris etmiş, edip ve şairlerin sohbet meclislerine iştirak edip hitabet sanatında ilerlemiştir. Bir süre hizmetinde bulunduğu Gazneliler’in Selçuklular tarafından yıkılması üzerine babası ile birlikte Selçuklular’ın hizmetine girmiştir. Sultan Alparslan kendisini vezir olarak tayin ettiğinde, Abbasi Halifesi Kaim Bi-Emrillah tarafından Nizâmülmülk’e, Kıvamüddevle ve’d-dîn ve Razî emîri’l-mü’minîn lakapları verilmiş, ayrıca Tacü’l-hazreteyn, Vezîr-i Kebîr, Hâce-i Büzürg ve Atabekü’l-cüyûş gibi lakaplarla anılmış ve “atabeg” unvanı tarihte ilk kez kendisine verilmiş olduğu iddia edilmiştir. Hayatı boyunca devlet idaresinde kazanmış olduğu tecrübeler ile Selçuklu Sultanlarına sâdık bir yönetici ve danışman olmuş, devletin teşkilatlanmasında, kurumsallaşmasında ve güçlenmesinde oldukça önemli hizmetlerde bulunmuştur. Türk-İslâm unsurlarını birleştirmek suretiyle iktâ sistemini geliştirmiş ve daha düzenli bir yapıya kavuşturmuştur. Düzene sokulan iktâ sistemi ise devletin ekonomik ve siyasi teşkilatlarını güçlendirmiştir. Sultan Melikşah’ın tahta çıkmasında çok büyük hizmetleri olan Nizâmülmülk’ün başarısını ve devlet idaresinde hızlı yükselişini sindiremeyen bazıları Sultanla onun aralarını açmaya çalışş ve kısmen de başarılı olmuşlardır. Melikşah, onu görevinden azletmese de aralarına bir soğukluğun girdiğini de ifade etmek mümkündür. Nizâmülmülk, kendi aleyhine çıkarılan fitne olayları sırasında İsfehan’dan Bağdat’a geçerken bir Bâtınî fedaisi tarafından şehit edilmiştir. Onun şehadeti, Bâtınîilerin gerçekleştirdiği bir devlet adamının şehit edilmesi hadisesini bize sunmaktadır.

Nizâmülmülk, sultanlar kadar halkın da teveccühünü kazanmıştır. İdari başarısı, zekası, bilgeliği, cesareti ve tevazuuyla halkın sevgisini kazanmış olan Nizâmülmük, kamu düzenine hassaten dikkat etmiş, devleti sorunların biriktiği bir mekanizma olarak değil, halkın sorunlarını çözen bir yapı olarak görmüştür. İlme ve alime hürmetiyle de dikkat çeken Nizâmülmük, kendisinden önceki vezir Kunduri’nin sebebiyet verdiği mezhepçiliğe son vermeye çalışş, devlete küsmekte olan Eş’arî ve Şafiîleri yeniden devletle barıştırmayı başarmıştır.

Nizâmülmülk’ün özellikle siyaset, askeri, hukuki, ilmi ve eğitim alanlarında adeta bir çığır açtığını söylememiz mümkündür. Zira onunla Büyük Selçuklu devleti ortaçağın en büyük ordularından birisine sahip olmuş, onun müdahalesiyle halkın huzurunun tesisi ve korunmasına dönük mahkemeler kurulmuş ve mevcut mahkemelerin kalitesi artırılmıştır. Bunlar yanında Büyük Vezirin en büyük hizmetleri de eğitim ve ilim alanlarında olmuştur. Sultan Melikşah, Büyük Selçuklu Devleti için çok büyük bir tehlike oluşturan Hasan Sabbah ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirmiştir. Bâtınîilere karşı geliştirilen politikada hem itikadi, hem siyasi hem de eğitim açısından tam teşekküllü bir mücadelenin imkanlarını Nizâmülmülk’ün tesis ettiğini ifade etmek mümkün görünür.

Büyük Vezir Nizâmülmülk, yaşadığı dönemde Bâtınîler olarak karşılık bulan batıl güruh ile bir mücadele içinde olmuş, onun bu mücadelesi dönemin eğitim sistemine hem farklılık hem de ivme kazandırmıştır. Bu bağlamda tarihte ilk kez Bağdat merkezli “Nizâmiye Medreseleri”nin kurulduğunu görmekteyiz. Nizâmülmülk, Nizâmiye Medreseleri ile Bâtınî tehlikeye karşı halkın bilinçlendirilmesi için adeta bir “eğitim seferberliği” başlatmak istemiştir. Kurulan medreseler hem Bâtınî tehlikeye karşı bir kalkan rolü oynarken, o medreselerde sonraki dönemlerin ilmi geleneklerine güç kazandıracak alimler de yetişmiştir.

Siyaset konusunda Nizâmülmülk’ün İslâm dininin esaslarına bağlı olacak şekilde yerli ve millî bir anlayışı gaye edindiğinden de bahsedebiliriz. Öyle ki ona göre adil bir yönetici kendisine öncelikle Kur’ân-ı Kerim’i ve sünneti rehber kabul etmeli, kıssalardan ve menkıbelerden dersler çıkarabilmelidir. Günümüz dünyasında siyasetin ahlâk ve din ile farklı kefeye konularak değerlendirilmesi siyasete ve ahlaka ivme kaybettirmektedir. Hakkın ve adaletin tesis edilmesi için ilmi, ahlakı, siyaseti, hukuku ve dinî birbirlerinin mütemmimleri olarak görmek oldukça önemli olabilir. Bu bağlamda siyasetin bizatihi içinde yer alan Nizâmülmülk’ün kendi tecrübelerinden yola çıkarak yanlışları teşhis ve tedavi etmesine dönük tavrı, bizim için de günümüzde çözüme kavuşturamadığımız sorular adına yol gösterici olsa gerektir.

Yukarıda ifade ettiğimiz şekilde, Nizâmülmülk’ün İslâm eğitim tarihinde önemli yerine hassaten dikkat çekmek gerekmektedir. Başta Bağdat olmak üzere çeşitli şehirlerde tesis ettiği ve kendi adına nispetle “Nizâmiye Medreseleri” olarak anılan ilk resmî eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için gayret etmiş, medreselere kitaplar bağışlamış, araziler vakfetmiştir. Şiî-Bâtınî düşüncenin sakatlığını ortaya koymaya ve kapsayıcılığı ekseninde, ehl-i sünnet akîdesini yayıp güçlendirmeye çalışştır. Tarihte medrese yaptıran ilk vezir olarak tanınan Nizâmülmülk, hadis rivayetiyle de meşgul olmuş, ayrıca çeşitli şehirlerde hadis yazılması amacıyla toplantılar düzenlemiştir. 3 Muharrem 480’de Bağdat’ta Nizâmiye Medresesi’nde yazdırdığı on iki hadisle 8 Safer 480’de Bağdat’ta Mehdi Camii’nde yazdırdığı on iki hadis günümüze ulaşştır. İmar faaliyetleriyle de ilgilenen Nizâmülmülk Bağdat’ta bir ribat, Nişabur’da bîmaristan, İsfahan’da hankah, Tûs ve Nûkan’da mescid yaptırmıştır. 466’da yeni bir rasathane inşa ettirerek astronomi alimlerini burada toplamış ve İran takviminde değişiklik yapılmasını istemiş, toplantı sonucunda Sultan Melikşah’ın Celalüddevle lakabına nispetle Celâlî adı verilen bir takvim kabul etmiştir.

Nizâmülmülk, vezirliğinin yanı sıra İslâm kültür ve medeniyeti, çeşitli İslâm devletleri ve özellikle Büyük Selçuklu devlet teşkilatı hakkında bilgi veren Siyâsetnâme (Siyerü’l- mülük) adlı eseriyle tanınır. Sultan Melikşah, devlet yönetimiyle ilgili bir kitap yazılmasını talep etmiş, en çok yazılan eserler arasından Nizâmülmülk’ün 485’te tamamladığı Siyâsetnâme’yi beğenmiştir. Nizâmülmülk, devlet teşkilatı ve idaresiyle ilgili konuları işlediği Siyâsetnâme’yi elli fasıl halinde düzenlediğini, çok faydalı bilgiler içeren bu eseri herkesin okuması gerektiğini, hiçbir hükümdarın bu esere ilgisiz kalamayacağını, bu kitap sayesinde din ve dünya işlerinin daha kolay yürütüleceğini beyan etmiştir.

Adaleti, idari kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlakıyla tanınan Nizâmülmülk, halkın hukukuna özen göstermiş, insanların zulüm ve haksızlığa uğramaması için mücadele etmiştir. Devlet kapısının şikayetçilere daima açık olmasını istemiş, alimlere ve sûfîlere saygı göstermiş, onları ayakta karşılamış ve sohbet meclislerine katılmaktan zevk duymuştur.

Siyasetten askeriyeye, imar faaliyetlerinden eğitime, hukuktan astrolojiye, eser telifinden hadis rivayetine birçok alanda faaliyet gösteren ve bunun yanı sıra büyük bir imparatorluğun yönetiminde söz sahibi olan Büyük Vezir Nizâmülmülk, Türk-İslâm tarihinin önde gelen ve unutulmayan şahsiyetlerinden birisi olmuştur. Nizâmülmülk’ün siyasete kazandırmış olduğu özgün fikirleri, devlet idaresine şuurlu insan yetiştirme hedefi ve eğitime olan hassasiyeti günümüzde de bizlere çok şeyler anlatacaktır. Büyük vezirin henüz genç yaşlarda donanımlı hale gelmiş olması ve bu yetkinliğini siyaset, ilim, eğitim, idare, hukuk ve ekonomi üzerinden işlevsel hale getirebilmesi vesilesiyle bugün bizler için örnek bir şahsiyet olma niteliğini haizdir.

Milletler, toplumsal tecrübelerinin gelecek nesillere aktarılması için geçmişiyle barışık ve bilinçli bir okumaya ihtiyaç duyarlar. Her nesil tarihle gelecek arasında bir köprü oluşturmak göreviyle hem geçmişe hem de geleceğe karşı vazifelidir. Bu vazife bilinci, bugün sahip olduğumuz devlet geleneğinin oluşmasında önemli katkılar ortaya koymuş bir şahsiyetin doğumunun 1000. yılı olması sebebiyle 2018 yılını bizim için önemli hale getirmektedir. Devletimiz 1071 yılından itibaren farklı yönetim tarzlarına sahip olsa da özünden hiçbir şey kaybetmemiştir. Özü bir biçimi farklı olarak bin yılını doldurmak üzere olan devletimizin mahiyetini ve değerini anlayabilmek için de Nizâmülmülk’ün tecrübeleri hala önemini korumaktadır. Tarihi ile bağlantısını yeniden kurmaya ve sağlamlaştırmaya çalışan Yeni Türkiye yolunda geleceğin yöneticilerine ışık tutacak bu ender şahsiyetin anlaşılması büyük önem arz etmektedir. Bu öneme istinaden Türkiye Yazarlar Birliği olarak, Erdemli Yöneticiler Akademisi ve Konya Büyükşehir Belediyesiyle birlikte gerçekleştirdiğimiz, Nizâmülmülk’ü anma ve anlamaya hasrettiğimiz ilmi toplantının ürünlerini eserimizde bir bütün olarak bir araya getirdik.

Doğumunun 1000. Yılında Nizâmülmülk’ü her anlamda anlamaya hasrettiğimiz projemizin başından sonuna kadar desteklerini bizden esirgemeyen Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığına, Erdemli Yöneticiler Akademisi Başkanı ve Konya Milletvekili Sayın Halil Etyemez’e, Türkiye Yazarlar BirliğŞeref Başkanı Sayın D. Mehmet Doğan’a, Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’a bilgi şöleninde sunulan ilmi ziyafetten istifade edenler, ilmi toplantının hasadının ortaya konulduğu bu eserden müstefid olacaklar adına medyunuşükran olduğumuzu ifade etmeliyiz. Kitabın hazırlanması ve kisve-i tab’a bürünmesinde çok büyük emekleri olan Sayın Eshabil Yıldız’a, süreçte yardımlarını esirgemeyen Türkiye Yazarlar Birliği Gençlik Birimimizin kıymetli üyeleri Rabia Akmaz ve Büşra Konaktaş’a çok teşekkür ederiz. Hassaten yoğunlukları arasında vakit ayırma nezaketinde bulunup tebliğlerini sunan, dahası sunumlarını elinizde bulunan kitap için ayrı ayrı akademik makaleye dönüştüren kıymetli ilim insanlarımız olmasaydı çalışmamız olmayacaktı. Onlara nasıl teşekkür edebileceğimizi bilemiyoruz.

Kitabımız, “Nizâmülmülk’ün Hayatı ve Şahsiyeti”, “Bir Devlet ve Siyaset Adamı Olarak Nizâmülmülk”, “Nizâmülmülk Döneminde Bâtınîliğe Karşı Siyasi ve Fikri Mücadele”, “Siyâsetnâme Geleneğinde Nizâmülmülk’ün Yeri ve Önemi”, “Nizâmülmülk’ün Selçuklu İlmi Hayatına Etkisi ve Nizâmiye Medreseleri”, “Nizâmülmülk Döneminde Kültür, "Edebiyat ve Sanat”, “Nizâmülmülk Dönemi Selçuklu Mimarisi” bölümlerinden ve bu bölümler altında yer alan oldukça nitelikli otuz bir makaleden müteşekkildir. Eserin, ‘keşf’-i kadîm ile ‘vaz’-ı cedidin önemini birlikte kavramaya vesile olmasını, alana ilişkin çalışmalara mütevazı da olsa bir katkı sunmuş olmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz ediyoruz.